lara escort escort bodrum

YOL AŞKI

x

Keyifli yürüyüşler…

AĞRI DAĞI [5.137 m]

AĞRI DAĞI

        Tarih yeni bir çizik attığında dünya şafağına, gözler yeniden güneşin büyülü pırıltısına bakar… Diller, bir efsaneyi fısıldar... Güneşin doğduğu doruktan, güneşi kaybetmeyen doruğa…

        Ve yaşam bir kez daha Ağrı Dağı'nda başlar…

        Ağrı Dağı, Anadolu Yarımadası ve Avrupa'nın en yüksek doruğudur. 4.000 metreye kadar bazalt, daha sonraki yükseklikte Andezit Lavlarından oluşan volkanik bir dağ özelliği gösterir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır. Doğu yüzeyinde Serdarbulak Yaylası ve 3.896 m yükseklikteki Küçük Ağrı Dağı yer alır. Ağrı Dağı yüksekliği, buzulları, insanları, değişik yapısal görünümleri, kar sınırına kadar kaplı otlukları, çeşitli ve rengarenk olan çiçekli çayırları ve dağ çayırları ile ilginç ve çekici bir görünüme sahiptir.

        Ağrı Dağı, bir doğa harikası olarak, jeolojik konumunun yanı sıra, kutsal kitaplarda yer alan Tufan'dan sonra Nuh'un Gemisi'ne ev sahipliği yaptığı inanışı dolayısıyla efsanevi kimliğiyle de ön plana çıkan bir dağdır.

        Kutsal kitaplarda da adı geçen bu dağ, birçok dilde farklı adlarda anılmaktadır. Bunların başlıcaları, Ararat, Kuh-i Nuh, Cebel el Haris'tir.

        Marco Polo'nun yazılarında, "Hiçbir zaman çıkılamayacak dağ" diye söz ettiği bu görkemli dağa ilk çıkış, kayıtlara göre 9 Ekim 1829 yılında Prof. Frederik Von Parat tarafından gerçekleştirildi. Türk dağcıların dağa ilk kış çıkışı ise çok daha geç tarihte, 21 Şubat 1970'de Türkiye Dağcılık Federasyonu’nun eski başkanlarından Dr. Bozkurt ERGÖR tarafından gerçekleştirildi. Bilindiği kadarıyla kalabalık bir ekip halinde denenen çıkışta yalnızca Dr. Bozkurt ERGÖR doruğa ulaşmayı başardı. İzleyen yıllarda özellikle de 1980'li yılların ikinci yarısında başarılı kış çıkışları gerçekleştirildi. Kış koşulları çok fazla dağcının doruğa ulaşmasına izin vermese de 1980'li yılların yaz aylarında binlerle ifade edilebilecek sayıda yabancı dağcı bu dağı ziyaret etti.

        Gerek yerli gerekse yabancı tüm dağcılar arasında Ağrı Dağı'na solo çıkışı, dağcılar için büyük adrenalin kaynağı ve başarı sebebi olarak kabul görmektedir. Dağın coğrafi yapısı nedeniyle çok sert fırtınalara hedef olması ve hızla değişebilen hava koşulları nedeniyle, kış aylarında yapılacak bir solo tırmanış halen dağcıların önünde bir hedef olarak durmaktadır. Günümüzde Ağrı Dağı'na tırmanışlara Mount Ararat ve Doğubayazıt Arama Kurtarma Teşkilatı (DAKUT) rehberlik hizmeti yapmaktadır.

Katıştırılmış resim galerisini şu adresten çevrimiçi olarak görüntüleyin::
https://www.yolaski.net/component/gpstools/track/28-kamp-ve-tirmanis/33-agri-dagi-5-137-m?Itemid=101#sigProIdc0667cc006

        Ağrı'ya çıkış, 1990 yılında yasaklandı. 1998'de Türkiye Dağcılık Federasyonu'nun bir grup dağcıya izin vermesiyle bu yasak kaldırıldı. Küçük ve büyük Ağrı Dağları Bakanlar Kurulu kararı ile Nisan 2000 tarihinde 1. Derece Askeri Yasak Bölge kapsamından çıkarılıp, 2. Derece Askeri Bölge kapsamına alındı. 2004 yılında Milli Park ilan edilen Ağrı Dağı'na çıkışlar, izine tabii olan dağlar kapsamına alındı. İzinler, ekip sorumlusu ve profesyonel dağcının adını mutlaka belirtmek koşuluyla, Ağrı Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne yapılacak yazılı başvuru ile bir gün içinde alınır.

        Volkanik bir dağ olan Ağrı Dağı, bilindiği üzere ülkemizin en yüksek dağıdır. Ancak sanılanın aksine tek bir kütleden oluşmaz. Çevresi yaklaşık 130 km’yi bulan bu dağ, 3.000 metreden sonra Büyük Ağrı ve Küçük Ağrı olarak ikiye ayrılır. Büyük Ağrı'nın zirvesi ve krater kalıntısı geniş buzulların altındadır. Küçük Ağrı'nın ise buzul hareketleri ve erozyonlar sonucu krater çanağı yok olmuştur. Bu nedenle 3.896 m yüksekliğinde olan dağ oldukça sivri bir yapıdadır.

        Büyük Ağrı doruğu ise birbirine yakın iki ana doruk bloğundan oluşur. Güney ve batı yüzlerinde 4.800 metreden itibaren daimi buzullar dağı kaplar. Dağın diğer yüzeylerinde ise, buzullar daha da aşağılara kadar ilerlemektedir.

        Dağın güneyinde ve kuzeyinde doruktan başlayarak yaklaşık 2.000 metreye kadar aşağıya uzanan iki derin vadi bulunmaktadır. Çıkışta izlenecek nokta, güneydeki vadinin batı kenarında yapılacaktır. Bu rotada yaz aylarında 3200 metrede ve 4200 metrede iki ara kamp yapılarak dağa çıkılmaktadır. Kışın ise buna kar koşullarına 2.000 metre civarında bir kamp daha ilave etmek gerekmektedir.

        AĞRI DAĞI'NIN TIRMANIŞ ROTASI VE ÇIKIŞLAR

        Tırmanış güzergâhı için mutlaka Doğubayazıt klasik güney rotasıdır. (-50, -100C'ye) dayanıklı uyku tulumu, anorak, rüzgârlık, diğer kamp malzemeleri ile gerekli ihtiyaçlar, dağcıların çıkışları izine tabii olan Ağrı ve Küçük Ağrı Dağ'larına çıkışlarda şu noktalardan hareket etmeleri zorunludur.

        Ağrı Dağı'na çıkışlar, Doğubayazıt - Topçatan Köyü - Eli Çiftliği güzergâhından olmak koşuluyla yalnızca dağın Doğubayazıt sınırları içinde kalan cephesinden yapılmaktadır.

        Küçük Ağrı Dağı'na ise, yalnızca kuzeybatı güzergâhından çıkış yapılmaktadır. Ağrı Dağı doruğuna tırmanmak için haberleşme, taşıma, güvenlik ve tırmanma açısından en rahat ve sık kullanılan rota klasik güney rotasıdır.

        Doğubayazıt' ta konaklayan dağcılar tırmanış için gerekli hazırlıkları burada tamamlayarak otomobil ile Eli Çiftliği'ne ulaşırlar. Burada su ikmali yapıldıktan sonra 7-8 saatlik bir yürüyüşle 3.200 m. yükseklikteki ilk kamp yerine varılır ve burada geceleme yapılır. 2. gün 4-6 saatlik bir tırmanışla 4.200 m. dolaylarında ikinci kamp yerine ulaşılır. Doruk tırmanışı için krampon, buz kazması ve ip alınması zorunludur. 8-10 saatlik bir çıkıştan sonra doruğa ulaşılır ve ikinci kamp yeri olan 4.200 m ye dönüş yapılır.

Kaynak: Doğubayazıt Kaymakamlığı

Kategori: Kamp ve Tırmanış 4 yıl önce
Sadi YALGIN
4 yıl önce oluşturuldu

Facebook'ta beğenin, Tweetleyin veya bu izi diğer web sitelerinde paylaşın.

Bu izi değerlendirin:

Puan: 5.00

Min. Yükseklik
968 m
Toplam Mesafe
27.16 km
Max. Yükseklik
5501 m
Toplam Süre
3d 23h 43m 01s
Ortalama Hız
0.11 m/s
Yol Noktaları
10
Dosyada bulunmayan değerler 0 olarak gösterilebilir.
# Yükseklik Mesafe Hız
Ağrı Dağı 5139 m 0 km 0 m/s
Buzul Başlangıcı 4970 m 0.53 km 0 m/s
Cehennem Deresi 5003 m 0.67 km 0.08 m/s
Demirtepe 1534 m 18.36 km 0 m/s
Doğubayazıt 1523 m 22.06 km 0 m/s
Eli Çiftliği [Başlama] 2202 m 34.57 km 4.53 m/s
Kamp Alanı [1] 3341 m 39.28 km 0.3 m/s
Kamp Alanı [2] 4180 m 41.05 km 0.02 m/s
Yayla [1] 2870 m 44.85 km 0 m/s
Yayla [2] 3124 m 45.89 km 0.34 m/s

Bu iz 4 kez indirildi.

Bu İZ (GPX) kaydını yalnızca kayıtlı ve oturum açmış kullanıcılar indirebilir!
Öneriler yüklenirken lütfen bekleyin...
google
400px
http://{s}.tile.openstreetmap.org/{z}/{x}/{y}.png
© OpenStreetMap contributors
Uzaklık: {0} {2} Yükseklik: {1}
Uzaklık: {0} {2} Hız: {1}
Uzaklık: {0} {2} Kalp Hızı: {1}
Uzaklık: {0} {2} Kadans: {1}
https://www.yolaski.net/media/com_gpstools/markers/02marker.png
https://www.yolaski.net/media/com_gpstools/markers/default.png
#ff0000
#ff0000,#c1392b,#ffbe00,#2d3e50,#27ae61,#74065f,#2998d8
0
3
50
google.maps.MapTypeId.SATELLITE
1
1
1
1
1
1
1
google.maps.ZoomControlStyle.DEFAULT
google.maps.MapTypeControlStyle.DEFAULT
Mesafe
Yükseklik
Hız
Nabız
km
mps
m
km
Mil
m
fit
mil/sa
fit/sn
km/sa
m/s
/index.php?option=com_gpstools&task=rating.rate&id=33&format=json

Akış

Sabitlenmiş Öğeler
Son Etkinlikler
  • KAPADOKYA

    Kapadokya, 60 milyon yıl önce Erciyes, Hasan Dağı ve Göllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgâr tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkan bölgedir.

    Etimoloji
    Kapadoky...
    KAPADOKYA

    Kapadokya, 60 milyon yıl önce Erciyes, Hasan Dağı ve Göllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgâr tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkan bölgedir.

    Etimoloji
    Kapadokya adı en eski M.Ö. 6. yüzyılda Pers kaynaklarında görülür. Katpatuka olarak geçen bu adın kaynağı belirsizdir. Bazı uzmanlar Luvi dilinde "Alçak Ülke" anlamına geldiğini öne sürmüşlerdir. Ama daha sonraki araştırmalar "aşağı, aşağıda" anlamına gelen "katta" zarfının Hititçe olduğunu, Luvi karşılığının ise "zanta" olduğunu göstermektedir.
    Persçe "İyi Atlar Ülkesi" anlamına geldiği söylense de Fotoğraf Sanatçısı Ozan Sağdıç, 12 Eylül döneminde generallerin Kapadokya ismini Yunanca olduğu için yasaklayacaklarını öğrenince bu deyimi uydurduğunu açıklamıştır. Ayrıca Pers dilinde "iyi atlar ülkesi" anlamına gelen kelime "Huv-aspa" diye geçer.

    Tarihçe
    İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler'in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu'nun baskısından kaçan Hristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir.

    Coğrafyacı Strabo, Roma İmparatoru Agustus döneminde yazılan ''Geographika'' (Coğrafya-Anadolu XII. XIII, XIV) adlı kitabında Kapadokya'nın sınırlarından da bahseder. Bu tarife göre Kapadokya, güneyde Toros Dağları, batıda Aksaray, doğuda Malatya ve kuzeyde Karadeniz' e kadar uzanmaktaydı. Günümüzde ise, Kapadokya olarak adlandırılan bölge, coğrafi oluşumlarının 250 km²lik bir alanda yoğunlaşmış, başta Nevşehir olmak üzere Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine yayılmış bir bölgedir. En çok ziyaret edilen bölgeler ise; Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı ve Ihlara' dır.

    Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peri Bacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine evler, kiliseler ve manastırlar oymuş bunları fresklerle süsleyerek binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya'nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu'nun da önemli kavşaklarından biridir.

    MÖ 12. yüzyılda Hitit İmparatorluğu'nun çöküşüyle bölgede karanlık bir dönem başlar. Bu dönemde Asur ve Frigya etkileri taşıyan geç Hitit Kralları bölgeye egemen olur. Bu Krallıklar MÖ 6. yüzyıldaki Pers işgaline kadar sürer.

    MÖ 332 yılında Büyük İskender Persleri yenilgiye uğratır, ama Kapadokya'da büyük bir dirençle karşılaşır. Bu dönemde Kapadokya Krallığı kurulur. MÖ 3. yüzyıl sonlarına doğru Romalıların gücü bölgede hissedilmeye başlar. MÖ 1. yüzyıl ortalarında Kapadokya Kralları, Romalı generallerin gücüyle atanmakta ve tahttan indirilmektedir. MS 17 yılında son Kapadokya kralı ölünce bölge Roma'nın bir eyaleti olur.

    MS 3. yüzyılda Kapadokya'ya Hristiyanlar gelir ve bölge onlar için bir eğitim ve düşünce merkezi olur. 303-308 yılları arasında Hristiyanlara uygulanan baskılar iyice artar. Fakat Kapadokya baskılardan korunmak ve Hristiyan öğretiyi yaymak için ideal bir yerdir. Derin vadiler ve volkanik yumuşak kayalardan oydukları sığınaklar Romalı askerlere karşı güvenli bir alan oluşturur.

    4. yüzyıl, daha sonra "Kapadokya'nın Babaları" olarak adlandırılan insanların, dönemi olur. Fakat bölgenin önemi, III. Leon'un ikonları yasaklamasıyla doruk noktasına ulaşır. Bu durum karşısında, ikon yanlısı bazı kişiler bölgeye sığınmaya başlar. İkonoklazm hareketi yüz yıldan fazla sürer (726-843). Bu dönemde birkaç Kapadokya kilisesi İkonoklazm etkisinde kaldıysa da ikondan yana olanlar burada rahatlıkla ibadetlerini sürdürdüler. Kapadokya manastırları bu devirde oldukça gelişir.

    Yine bu dönemlerde, Anadolu'nun Ermenistan'dan Kapadokya'ya kadar olan Hristiyan bölgelerine Arap akınları başlar. Bu akınlardan kaçarak bölgeye gelen insanlar bölgedeki kiliselerin tarzlarının değişmesine sebep olur. 11. ve 12. yüzyıllarda Kapadokya Selçuklu Hanedanının eline geçer. Bu ve bunu takip eden Osmanlı zamanlarında bölge sorunsuz bir dönem geçirir. Bölgedeki son Hristiyanlar 1924-26 yıllarında yapılan mübadeleyle, arkalarında güzel mimari örnekler bırakarak Kapadokya'yı terk ettiler.

    Jeolojik oluşumu
    60 milyon yıl önce 3. Jeolojik devirde Toroslar yükseldi. Kuzeydeki Anadolu Platosu'nun sıkışmasıyla yanardağlar faaliyete geçti. Erciyes, Hasan Dağı ve ikisinin arasında kalan Göllüdağ, bölgeye lavlar püskürttü. Platoda biriken küller yumuşak bir tüf tabakası oluşturdu. Tüf tabakasının üzeri yer yer sert bazalttan oluşan ince bir lav tabakasıyla örtüldü. Bazalt çatlayıp parçalara ayrıldı. Yağmurlar çatlaklardan sızıp yumuşak tüfü aşındırmaya başladı. Isınan ve soğuyan hava ile rüzgârlar da oluşuma katıldı. Böylece sert bazalt kayasından şapkaları bulunan koniler oluştu. Bu değişik ve ilginç biçimli kayalara halk bir ad yakıştırdı: "Peri Bacası".

    Bazalt örtüsü olmayan tüf tabakları ise erozyonla vadilere dönüştü. İlginç şekilli oluştu. Daha sonraları insan eli, emeği ve duygusu işe koyuldu. Dokuz-on bin yıl öncesine ait yerleşimlerden ilk Hristiyanların kayalara oydukları kiliselere, büyük ve güvenli yer altı kentlerine kadar uzun bir dönemde büyük ana bir uygarlık yaratıldı.

    Turizm
    Avanos, Ürgüp, Göreme, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar Kaleleri, El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak Yeraltı Şehirleri, Ihlara Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin, Güllüdere Vadisi, Paşabağ-Zelve Anapınar Köyü belli başlı görülmesi gereken yerlerdir. Kayalara oyulmuş geleneksel Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü gösterirler. Bu evler 19. yüzyılda yamaçlara ya kayalardan ya da kesme taştan inşa edilmişlerdir. Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonra yumuşak olduğundan çok rahat işlenebilmekte ancak hava ile temas ettikten sonra sertleşerek çok dayanıklı bir yapı malzemesine dönüşmektedir. Kullanılan malzemenin bol olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye has olan taş işçiliği gelişerek mimari bir gelenek halini almıştır. Gerek avlu gerekse ev kapılarının malzemesi ahşaptır. Kemerli olarak yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık veya rozet motifleriyle süslenmiştir. Yöredeki güvercinlikler 19. yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış küçük yapılardır. Güvercinliklerin yüzeyi yöresel sanatçılar tarafından zengin bezemeler, kitabeler ile süslenmişlerdir. Bölge şarapçılık ve üzüm yetiştiriciliği ile de ünlüdür.

    Kaynak: Vikipedi, Özgür Ansiklopedi
    Devamı
    0
    0
    0
    0
    0
    0
    Yorumlar (0)
    İleti onay bekliyor
    Akış ögesi yayınlandı. Bu öge artık akışınızda görüntülenecektir.
Henüz bir etkinlik bulunamadı.